Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

Küresel ve Yerelde Büyüme Dinamikleri

08.06.2025 Pazar | 16:52Son Güncelleme:

Ekonomik göstergelerin zengin evreni içinde “eşitler arasında birincilik” konumununun sahibi olarak; “Ekonomik Büyüme” ön plana çıkıyor. Yapısı nedeniyle, hem ilk bakılan “ekonomik başarı skoru”, hem de “tüm resmi yansıtan ayrıntılı çözümleme” kimlik ve fonksiyonlarını birlikte taşıyor.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Ağırlıkla Trump’ın keskin politikaları ve jeo-politik çatışmaların sürmesine bağlı olarak, 2025 yılının başından itibaren bütün büyüme öngörülerinde “aşağı yönlü revizyonlar” hakim trend haline geliyor. OECD (Avrupa Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı) raporları başta olmak üzere, tüm kapsamlı ve/veya bölgesel çalışmalar büyüme kulvarında önceki beklentilerin altında manşentlere işaret ediyor. Nitekim, henüz açıklanan iki yeni çalışmanın da bu kapsamın dışına çık(a)madığı görülüyor:

Bundesbank son ekonomik görünüm raporunda 2025 yılı büyüme tahminini; %0,2 düzeyinden %0 (sıfır büyüme) kritik seviyesine düşürüyor. Aynı paralelde, önümüzdeki yıl öngörüsünde de %0,8’lik mütevazi seviyesinin daha aşağıya (%0,7) çekildiği okunuyor. Öte yandan, artması öngörülen savunma ve altyapı harcamalarının katkısıyla dahi 2027 yılı büyümesinin %1,2 düzeyine ancak ulaşacağına dair tespit dikkat çekiyor. Küresel ticarette artan belirsizlik sarmalından kurtulamayan Alman ekonomisinin “üst üste üç yıl büyümesizlik” sendromunu da aşamadığı görülüyor. Türkiye’nin en önemli dış ticaret ortaklığı şapkasını senelerdir taşıyan Almanya’nın bu durumunun ülke ihracatımızın geleceği bakımından değerlendirmeye alınması gerekiyor.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Türkiye’de yabancı yatırım şampiyonu durumundaki Hollanda’nın yeni büyüme öngörüleri de radara girmiş bulunuyor. DNB (Hollanda Merkez Bankası) güncel raporu için de “aşağıya yönlü güncelleme trendi” bozulmuyor,bu seneye ilişkin tahmin; %1,5 seviyesinden iskontoyla %1,1 düzeyine indiriliyor. Keza, 2026 yılı için %1,5’tan %0,9 manşetine tenzil edilen büyüme öngörüsünün 2027 için gene %1,1 seviyesine endekslendiği görülüyor. Geçen yıl Hollanda ekonomisinin sadece %1 oranında büyüme kaydettiğini hatırlatmak gerekiyor.

Hem Almanya, hem de Hollanda bakımından önümüzdeki dönemler için “stagflasyon” tehlikesi uzakta görülüyor; her iki ekonomide enflasyon oranlarının kademeli düşüşe devam edeceği kestiriliyor. Haziran 2024’den bu yana sekizinci kez faiz indirimine giderek %2 düzeyine düşen para politikaları ile ECB (Avrupa Merkez Bankası) yakından izleniyor. Fransa Merkez Bankası Başkanı’nın; “Avrupa’da enflasyona karşı mücadeleyi kazandık” sözleri yerinde bulunuyor. Bununla beraber, başarılı bulunan dezenflasyonist politikaların, “büyüme/enflasyon ödünleşmesi” çemberini kıramadığı düşünülüyor.

Büyüme dinamiklerinin saygın bir analisti kimliği ile “söyleyecek çok sözü; paylaşacak zengin verisi” bulunan OECD’ye de dikkat kesilmek gerekiyor. Henüz yayınlanan “Ekonomik Görünüm Raporu”; son aylarda kayda değer artış gösteren ekonomi ve ticaret politikaları kaynaklı belirsizlik trendine özellikle atıfta bulunuyor. Bu çerçevede, küresel planda 2025 büyüme tahmininin; 0,2 puanlık bir tenzilatla % 2,9’a çekildiği; aynı aşağı yönlü güncelleme işleminden ABD ekonomisinin de ayırışmayarak (de-coupling) %2,2’lik tahminden, %1,6 oranına iskonto edildiği görülüyor. Çin ve AB dahil hemen tüm ekonomilerde bu yıl ve gelecek sene için büyüme beklentilerinin kötüleştiği izleniyor. Nitekim,Türkiye için de durum paralellik gösteriyor; 2025 ve 2026 yılı öngörü setinde aşağı yönlü güncellemeler sonucunda, %2,9 ve %3,3 hedef manşetlerine ulaşılıyor. İlgili değerlendirmelerde; azalan hanehalkı tüketimi; yatırım ve ihracat büyümesi kulvarında yavaşlama; mali koşullarda sıkılaşma gibi konular ön plana taşınıyor. Başekonomist Alvaro Preira; “para ve maliye politikalarının kararlılıkla sürdürülmesi konusuna vurgu yaparken, Türkiye’deki enflasyonun inatçılığına şaşmamak gerektiği” görüşünü paylaşıyor. Teşkilatın Türkiye için beklenen işsizlik öngörülerini ise bu sene ve önümüzdeki yıl için %8,5 üzerinde tutması ise, büyüme beklentilerindeki gerileme ile doğrudan ilişkili bulunuyor. Sıkılaştırma esaslı politikalar ile bu yıl sonu %30’a yakın, 2026 bitiminde ise %18,5 düzeyine gerilemesi beklenen enflasyon ile büyüme dinamik ilişkisinde “ödünleşme mekanizmasının işlerlik/geçerlik kazandığına dair ilk somut doneler ortaya çıkıyor. Üstelik, Türkiye; stagflasyon tehlikesinden korunma bakımından Avrupa ülkelerinin kuvvetli avantaj ve konumlarına da uzak düşüyor.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Farklı ekonomik büyüme tahminlerinde tüm gösterge ibreleri aşağı yönü işaret ederken, Türkiye’yi daha da kritik bir sürecin beklediği görülüyor. “Dezenflasyonist süreç ve uygulamalar ile pozitif ayrışan kuvvetli bir büyümenin hemhal edil(ebil)mesi” ikilemi, ekonomide temel sorun olmayı sürdürüyor. Bu ikilemin çözümünde, stagflasyon kaygan zemininden uzakta kalmaya; oraya sürüklenmemeye de azami itina gösterilmesi gerekiyor.