hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Ekonomide uzun ince bir yolun başındayız

    11.01.2021 Pazartesi | 13:57Son Güncelleme:

    Pandemi olgusunun hükmü; bir yılı aşkın süredir yaşam dinamiklerinin tamamını kapsayacak biçimde zorlayıcı dinamiklerini dayatıyor. Hiçbir ülkenin; sektörün; hanehalkının dışında kalamayacağı, etki sahasından uzaklaşamayacağı, küresel ölçekli bir felaket-kriz konjonktürü altında yaşamak durumundayız.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Öte yandan, pandemi temelli krizlerin seyrini kestirmenin ne kadar güç ve alengirli olduğu gerçeğini her fırsatta görüyoruz. Elimizde mevcud “öngörü çıpaları ve göstergeleri” arasında AŞI ön planda olmakla birlikte, bunun; kesin çare-mutlak çözüm formülünü tek başına sağlamadığını biliyoruz. Aşının; birden fazla sayıda/alternatif sunucu imkanlarla kısa sürede geliştirilmesi şüphesiz büyük kazançtır. Şimdi, takip edilmesi gereken işin “lojistik ağırlıklı” açılımları; tedarik ve aşılama programının yönetimi kulvarlarındaki açılım ile gelişmelerdir.

    Dünya Bankası tarafından yayınlanan son raporda; “ yakın dönemdeki görünümün belirsizliğini koruduğuna vurgu yapılarak, vakaların artmaya devam etmesi ve aşı dağıtımında muhtemel aksamaların yaşanması durumunda küresel ekonomik büyümenin % 1,6 ile sınırlanması ” riskine dikkat çekiliyor. Buna karşın, “salgının kontrol altına alınması ve aşılama sürecinin hızlanması gerçekleşirse, söz konusu büyüme manşetinin % 5’e ulaşmasının öngörüldüğü” ayrıca vurgulanıyor.

    Görülüyor ki, BELİRSİZLİK; 2021 yılı ekonomik gelişmeleri bakımından tayin edici-belirleyici ana faktör olma özellik ve ağırlığını koruyacak.

    Nitekim, Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Ayhan Köse’nin ifadesiyle; “önümüzdeki süreçte hayal kırıklığı yaratacak büyüme rakamları ile karşılaşmamız beklenti dahilindedir.” 2020 ile başlayan yeni on yıllık dönem  için KAYIP ONYIL değerlendirmesi de gündeme gelmektedir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Esasen,2008 krizinden bu yana rayına oturmamış büyüme seyri; pandeminin savurucu etkisine karşı zayıf düşmüştür. 2020 başında %2.5 düzeyinde tahmin edilen 2020-2029 dönemsel büyümesi; sene sonunda 2.1’ e düşürülmüş, nihayet yeni yılın ilk haftasındaki rapor ile 1.9 oranına; aşağı yönlü revize edilmiştir. İlk günlerini yaşadığımız 2021 yılı için gerçekleştirilen revizyon; %4.3’den, 0.3 puanlık gerileme ile %4 seviyesinde kamuoyuna sunulmaktadır.

    Gelişmekte olan ekonomilerde 2020’de yaşanılan %2.6’lık daralmanın ardından bu sene %5’lik ortalama büyüme öngörülmektedir. Bu kapsamda Çin; geçen sene için %2’lik büyüme ve %7.9’luk 2021 projeksiyonu temelinde pozitif ayrışım sergilemektedir. Ancak, bilhassa Tek Kuşak-Tek Yol Projesi kapsamında genişlemeci bir borç verme politikası sürdürmüş ülkenin, bunların , gelişen olumsuz dinamikler etkisinde tahsili ve yapılandırılması konusuna ayrıca vaziyet etmesi gerektiğine de işaret etmek durumundayız. 

    ABD ekonomisinin 2020 yılında kaydedilen %3.6’lık daralmayı takiben bu sene %3.5 büyüme sağlayacağı; Euro bölgesinde %7.6’lık daralmaya karşın 2021 yılının, %3.6 büyüme ile tamamlayacağı öngörülerine ilaveten, geçen sene %5.3 daralan Japonya ekonomisinin içinde bulunduğumuz yılı ancak %2.5 oranında bir manşet ile sonlandıracağı kaydediliyor. Küresel toparlanmanın ülke ve bölge bazında farklı bir seyir izleyeceği gerçeğine;  Dünya Bankası tespitleri çerçevesinde bir kere daha vurgu yapıldığını görüyoruz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Raporda yeralan; ”politika yapıcılar adil ve sürdürülebilir bir ekonomik büyümenin temel dinamiklerine yönelik kapsayıcı reformlar oluşturmadıkları müddetçe, küresel ekonominin on yıllık bir hüsrana doğru savrulacağı” ifadesi herhalde dikkate alınmalıdır. Ocak ayı sonunda ilgili güncelleştirilmiş rakam ve değerlendirmelerini paylaşacak Uluslararası Para Fonu(IMF) mesajlarında benzer temanın hakim olması ,herhalde kimseyi şaşırtmamalıdır.

    Küresel ekonomi sözkonusu olduğunda, uzun; ince ve üstelik zorlu bir yolda yürümeye devam ediyoruz. Şimdi ortak meselemiz; günü ve kendini önceleyici-kurtarıcı politikaların zehirleyici cazibesine kapılmadan, ortak duruş ile birliktelikten doğan güç (SİNERJİ) dinamiklerini küresel planda geçerli kılmaktır.