hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    En kıymetli değerlerimiz; Demokrasi ve çocuklarımız

    23.04.2021 Cuma | 10:33Son Güncelleme:

    Yüzüncü yılında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kıvanç ve iftiharla kutluyoruz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Demokrasi’nin; yukarıdan verilen ve bahşedilen bir sosyal model olmaktan ziyade, öznesi olan HALK (Demos) tarafından sahiplenip, olgunlaştırılan bir “yaşam tarzı” temelinde değerlendirilmesi gerekir. Demokrasi ile ilişkilerini bu eksende yapılandıran toplumlar için çocuklar-genç nüfus, yaşamsal önem ve önceliğe her kesimden ziyade layıktır; demokratik miras ve duruşların istikbaldeki sahipleri onlardan başkası değildir!

    Atatürk’ün, benzeri bulunmayan bir “uzak görülü ve yüksek gönüllü” yaklaşımla; ulusal egemenliğin kurumsal temsile kavuştuğu 23 Nisan’ı, çocuklara-gelecek kuşaklara adamasındaki temel mantığı, bu şekilde anlamak durumundayız.

    Bu vesile ile, Kurucu İradenin geleceği emanet ettiği; “ yarınlarımızın teminatı “ çocuklarımızın güncel demografik profillerine göz atmanın zamanıdır:

    Birleşmiş Milletler tanımı çerçevesinde çocuk nüfus 0-17 yaş grubunu içermekte olup, TÜİK verilerine göre ülkemizdeki nüfusun % 27’ sini oluşturmaktadır. Kabaca, toplam nüfusumuzun dörtte birine tekabül eden bu oran; 27 ülkeli Avrupa Birliği’ndeki %18 ortalamaya göre yüksek kalmaya devam etmektedir.

    Seneler içinde Türkiye’ deki çocuk nüfus oranlarında keskin gerileme yaşanmıştır. 1970 yılında, %49 ile nüfusun yarısını oluşturan çocuklarımız; elli yıl içinde oransal temsil bakımından, nerede ise çeyreklik dilime gerilemişlerdir. Çocuk nüfustaki azalmanın bilhassa 2000’ li yıllarda artan ivme kazandığı anlaşılmaktadır; 1990 ‘ da % 42 düzeyindeki oran, otuz yıl zarfında hızla yarıya inmiştir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Esasen, çocuk ve gençlerimizin toplam nüfus içindeki oranı azalırken, yaşlıların oranı artmakta olup, Türkiye 32,7 ortalamasıyla; “ orta yaşlı ülke “ kimliğine çoktan ulaşmış durumdadır.Anlaşılıyor ki; hiçbirimiz, yaşam sürecimizde “100 milyonluk Türkiye” sloganının gerçekleşmesine şahit olamayacağız.

    Yaş gruplarına göre dağılımda, 0-4 ve 5-9 ile 10-14 yaşlarının yaklaşık aynı orana ( %28 ) sahip oldukları; dengeli bir dağılım gösterdikleri görülmektedir. Çocuk nüfus segmentinin son dilimini teşkil eden ve aynı zamanda belirli düzenlemelere bağlı olarak “Çalışma Çağı” nda kabul edilen kesimin( 15-17 yaş ) oranı ise %17 düzeyinde kalmaktadır. Sözkonusu çocuklarımızın beşte birinden azı( %16 ) işgücüne dahil olarak ekonomik değer üretimine katkı sağlamaktadır. 15 yaşındaki çocuklarımız için beklenen yaşam süresi; kızlar için 67 yıl iken, erkekler için 62 yıl olarak hesaplanmaktadır. Çalışma çağındaki 100 kişiye düşen çocuk oranına işaret eden bağımlılık oranı, ülkemizde % 34 düzeyindedir. Burada, yaşlı nüfus bağımlılık oranı bakımından %14 lük düzeye sahip olduğumuzu ayrıca not edelim.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    En yüksek çocuk nüfus oranına sahip illerimiz, sırasıyla, Şanlıurfa, Şırnak ve Ağrı olurken, en düşük oranları; Tunceli, Edirne ve Kırklareli temsil etmektedir.

    Okul öncesi eğitimin sahip olduğu kritik önem gözönüne alınırsa, bu konuda alınacak mesafe bulunduğu açıktır; beş yaşındaki çocukların okullaşma oranı ancak % 75’ e ulaşmıştır. İlaveten, ortaöğretim tamamlama oranı olan %70’ lik düzeyin geliştirilmeye muhtaç yönleri sorgulanmalıdır.

    Çocuklarımıza sahip çıkmak; gelecekte var olmanın asgari şartıdır. Ortak geleceğimizin nasıl şekillendirileceği; hangi YAŞAM KALİTESİ FORMÜLÜ ile taçlandırılacağı ise, onlara verilen değer ve gösterilen özen ile kazandırdığımız donanım ile kaimdir. 23 Nisan, bu temel gerçek ile dinamiklerin adeta en veciz bir ifadesi ve geleceğimiz adına sahip çıkmamız gereken milli emanetimizdir.