hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Güncel Ekonomi Okumaları - 14

    13.06.2024 Perşembe | 17:26Son Güncelleme:

    Memlekette, dokuz günlük bayram tatili; dünyada, Avrupa Parlamentosu seçimlerinin hemen ardından başlayacak G7 (Gelişmiş Ülkeler) Zirvesi beklentilerinin ön aldığı günleri yaşıyoruz. Bu akışta, FED’ in beklenen “faizi sabit tutma” kararının da, yeni değerlendirmelerin kapısını açtığını izliyoruz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İstihdam ve Ödemeler Dengesi kulvarlarında ortaya çıkan en güncel (Nisan ayına ait) istatistikler, TÜİK ve TCMB tarafından kamuoyu ile paylaşıldı. Her ikisi bakımından da tabelanın ötesine geçip, alt kırımlar üzerinden geniş bir okuma yapmak daha gerçekçi analizlerin yolunu açacaktır:

    Bir önceki aya göre 0.1 puanlık azalışla %8.5 seviyesine gerileyen işsizlik oranı, 2012 Kasımından bu yana son onbir yılın en düşük mertebesinde olup, son oniki aydır tekli hanelerde seyretmektedir. Bu azalışa reel istihdam artışı değil ve fakat, iş aramaktan vazgeçenlerin sayısındaki artış neden olmuştur. Söz konusu kesime ilaveten, iş bulmaktan ümidini kesmiş; zamana bağlı eksik istihdam; potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl-genişletilmiş işgücü oranına bakıldığında, bu kez, 3.1 puanlık artışla %27.2 seviyesine ulaşıldığı görülmüştür. ”İş aramadığı halde kısa sürede işbaşı yapabilecek” kesimin de içinde yer aldığı geniş tanımlı işsizlik ile dar işsizlik arasındaki makasın açıldığı anlaşılmaktadır. 10.7 milyona ulaşan gerçek işsiz rakamı ile son on yılda geniş tanımlı işsiz sayısının yaklaşık 3.5 kat arttığı hesaplanmaktadır. Atıl işgücü oranı bakımından neredeyse pandemi dönemine geri dönüldüğü ve mesai-çalışma sürelerinde yasal haftalık çalışma süresi olan kırkbeş saatin aşıldığı (erkekler için 46.1 saat) izlenmektedir. Son olarak, zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranının; Nisan ayında 3.6 puanlık artışa uğradığı ortaya çıkmaktadır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Öte yandan, Nisan ayına ait Ödemeler Dengesi rakamlarına, alt kırımları üzerinden bakıldığında; 5.3 milyar dolarlık manşet ile dokuz ayın en yüksek seviyesine ulaşıldığı ve yıllıklandırılmış cari açık toplamının 31.5 milyar doları aştığı görülmektedir. Sadece Ocak-Nisan döneminde gerçekleşen cari açık toplamı ise 16 milyarı geçmiştir. Gidişatı okuma bakımından kritik gösterge olan çekirdek gösterge (altın ve enerji hariç cari işlemler) mercek altına alındığında; önceki ay (Mart) 782 milyon dolar fazla verilmiş iken, takibeden ayda (Nisan), bir anda 497 milyon dolar açığa dönüldüğü anlaşılmaktadır. Yüksek hız ve oranlı bu çekirdek bozulma (distortion) önemli bir semptom olarak yakından izlenmelidir.

    Resmi rezervlerdeki aylık net düşüş tabelasının 2.4 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiği görülmektedir. İlaveten, Net Hata ve Noksan kalemindeki keskin değişimin ( giriş fazlasından; çıkış fazlasına! ) projektör altında tutulması gerekmektedir. Bu kalemdeki çıkış; üst üste beş aydan bu yana sürmekte olup, yılın ilk dört ayında “nereye gittiği bilinmeyen” efektif tutarın toplamı onbeş milyar dolara yaklaşmıştır. Kaynağı belirsiz çıkışların zamanlaması ile altında ithalat kotası uygulanma süreci birlikte çalışılmalıdır. Ayrıca, söz konusu çekirdek göstergenin diğer faktörü olan enerji fiyatlarındaki küresel fiyat ortalamaları ile muhtemel gelişmeleri bir arada değerlendirecek serim ve modellere ihtiyaç bulunduğu bilinmelidir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ülkemiz finansal bünyesinde yer alan “yumuşak karın” alanlarının başında; yetersiz tasarruf oranı ve miktarı kadar, kısa vadeli mevduat vadesi gelmektedir. Son dönemde Türk Lirası bazında mevduat hesaplarının artan cazibesi paralelinde, ortalama 92 günlük vade; 99 güne uzamıştır. Bu paralelde, tüm tasarruflar içerisinde %22 oranında olan vadesiz hesaplar payı, %17 düzeyine gerilemiş; altı ayı aşan vadeli hesap oranı ise %11’ lerden, %26 seviyesine yükselmiştir. Mevduat cephesinde görülen bu olumlu gelişmeler, hem bankacılık sektörü, hem de fon kullanıcıları bakımından ve enflasyon karşıtı politikalar açısından ortak fayda sağlayacaktır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Borsadaki “karışık gidişat” tablosu daha da keskinleşen tonları ile varlığını sürdürmekte ve “halka arz” mekanizması üzerinden sergilenen gariplikler birbirini takip etmektedir. Düzenleyici ve denetleyici kurumsal yapılar kadar, borsa iştirakçileri ve sektör oyuncuları dahil olmak üzere, ilgili tüm paydaşlar için duruma birlikte vaziyet etme zamanıdır! Yüzbinlerce küçük iştirakçinin çoğunluğu teşkil ettiği BİST pazarında sayıları gayet mahdut büyük oyuncunun eli tamamen serbest bırakılmamalıdır. Kendilerini bir yerde korumak maksadı ve gelişen bir profesyonelliğin işareti olarak borsa iştirakçileri arasında yatırım fonlarına yönelimin hızlandığı izlenmektedir. Nitekim, yatırım fonlarına para koyanların sayısının beş milyon kişiye yaklaştığı ve fon toplam büyüklüğünün üç katlık bir artışla üç trilyon lirayı aştığı, MKK (Merkezi Kayıt Kuruluşu) tarafından paylaşılan en son rakamlarla ortaya çıkmaktadır. Ancak, gene portföy büyüklüğü eşitsizliğine paralel biçimde, fonların üçte ikisinin, çok az sayıda yatırımcının elinde toplandığı açıkça görülmektedir. “Türkiye sermaye piyasalarından yükselecektir!” kadim sözünün arkasında durmak için, bu türden asimetrik yapılanmalara ve elbette “asimetrik bilgi” handikaplarına daha fazla meydan vermemek; imkan tanımamak gerekir!