Türkiye'nin geri çekilmesi ve Başbakan Davutoğlu'nun krizi bir "yanlış anlaşılma" olarak tanımlayıp, Türkiye'nin Irak'ın toprak bütünlüğünü savunduğunun altını çizmesi doğru adımlar. Ancak bu kriz tekrar aynı soruyu gündeme getiriyor: AKP hükümeti dış politikada adım atarken olası sonuçları nasıl hesaplıyor? Neden yanlış hesaplar yapılıyor? Eğer sürekli dış politikada geri adım atılması mecburi hale geliyorsa, problem nerede yatıyor?
AKP'nin Dış Politika Sorunu: Diğer devletlerin politikalarını hesaba katmamak
AKP dış politikasının birçok sorunu var. Türkiye'nin kapasitesini aşan hedefler belirlemesi öncelikli bir sorun. Ancak yanlış hesaplara sebep olan diğer bir sorun da dış politikada hesap yaparken diğer devletlerin tepkilerini öngörememek. Bunun temel sebebi de diğer devletlerin de Türkiye gibi milli menfaatleri olduğu gerçeğini göz ardı etmek ve bu esasa göre tepkilerinin ne olacağını hesaplayamamak.
Türkiye, Suriye politikasını çizerken Rusya, İran gibi önemli oyuncuların stratejik menfaatlerini, ABD'nin ise Suriye'de önemli bir menfaati olmadığını göz ardı etti. Bu da yanlış bir Suriye politikasına sebep oldu. Irak krizinde de aynı durum söz konusu. Türkiye'nin Kuzey Irak'ta askeri varlığını arttırmasının Irak merkezi hükümetinin tepkisine yol açacağını düşünmek zor değil. Türkiye'nin kendisini es geçerek bağımsız bir Irak politikası izlemesinin, merkezi otoritesini sağlamakta zaten zorlanan Irak hükümetinin menfaatine ters düştüğü açık. Ancak buradaki esas yanlış hesap Irak'ın tepkisini ön görmemek değil. Irak hükümetinin tepkisi karşısında ABD'nin tepkisinin ne olacağını öngörmemek. Bu hatanın temelinde de AKP'nin, Obama hükümetinin Irak ve genel olarak Ortadoğu politikasını halen anlamamış olmaması yatıyor.
Irak krizi ve Obama'nın Ortadoğu politikası
Obama hükümeti zaten zayıf olan Irak'taki merkezi hükümetin daha da zayıflamasını istemiyor. En azından gerçek o yönde dahi olsa bu algıyı önlemek istiyor. Bunun sebebi ise son derece basit. Daha da zayıf bir merkezi hükümet, Irak'ın parçalanması demek. Irak'ın parçalanmanın eşiğine gelmesi de Obama'nın Irak'ta daha aktif bir politika için baskı altına girmesi. "Irak´tan askeri olarak çekilme" hedefiyle başa gelmiş ve bunu büyük ölçüde gerçekleştirmiş Obama için de bu en istemeyeceği senaryolardan biri. Bu nedenle de Obama Irak hükümetini kolluyor ve Türkiye ile krizde de Irak hükümetinin yanında yer aldı.
Artık, AKP, Obama hükümetinin Ortadoğu politikasını anlamalı ve ona göre adımlarını atmalı. Obama, Irak ve Suriye'de önemli bir stratejik menfaat görmüyor. Zaten görseydi Rusya'nın ve İran'ın Suriye ve Irak'ta aktif rol oynamalarını engellerdi. Obama Ortadoğu'da ABD'yi maliyetli bir müdahaleye zorlayacak bir durumla da karşı karşıya kalmak istemiyor. Obama'nın iktidardaki son yılına girdiği de düşünülürse, Obama'nın 2016´da da bu politikayı devam ettireceği beklenmeli. Bu nedenle de, Türkiye, bölgede attığı adımlarda ABD'nin desteğini arkasına alacağını varsaymamalı. Son Irak krizinde olduğu gibi ABD ile çelişen politikalar izlediğinde geri adım atmak zorunda kalabileceğini hesaplamalı.
Dış Politika ve İtibar
Dış politikada geri adım atmanın da bir devletin itibarını zedeleyen bir tutum olduğunu unutmamak gerekir. Dış politikada itibar, güç kadar önemli bir unsur olmasa da, saldırganlığı engellemek için yabana atılacak bir unsur da değildir. İtibarsızlık, bir devletin menfaatlerinin çiğnenmesini, ciddiye alınmamasını daha kolay hale gelir. Büyük güçler, üstün askeri kapasiteleri sayesinde menfaatlerini kollayabilirler. İtibarlarının zarar görmesinden daha az etkilenirler. Ancak, Türkiye gibi büyük güç olmayan devletler itibarlarına dikkat etmelidir. Çünkü itibar, bu devletlerin caydırıcılığı açısından büyük önem taşır. Bu nedenle, Türkiye son Irak krizi gibi itibarını zedeleyecek geri adımlara sebep olan politikalar izlememeli ve hesaplarını doğru yapmalıdır. Aksi takdirde Türkiye inandırıcılığını ve caydırıcılığını yitirir. Bu da diğer devletlerin Türkiye´nin menfaatlerini ciddiye almamasına yol açar.
Türkiye'nin geri çekilmesi ve Başbakan Davutoğlu'nun krizi bir "yanlış anlaşılma" olarak tanımlayıp, Türkiye'nin Irak'ın toprak bütünlüğünü savunduğunun altını çizmesi doğru adımlar. Ancak bu kriz tekrar aynı soruyu gündeme getiriyor: AKP hükümeti dış politikada adım atarken olası sonuçları nasıl hesaplıyor? Neden yanlış hesaplar yapılıyor? Eğer sürekli dış politikada geri adım atılması mecburi hale geliyorsa, problem nerede yatıyor?
AKP'nin Dış Politika Sorunu: Diğer devletlerin politikalarını hesaba katmamak
AKP dış politikasının birçok sorunu var. Türkiye'nin kapasitesini aşan hedefler belirlemesi öncelikli bir sorun. Ancak yanlış hesaplara sebep olan diğer bir sorun da dış politikada hesap yaparken diğer devletlerin tepkilerini öngörememek. Bunun temel sebebi de diğer devletlerin de Türkiye gibi milli menfaatleri olduğu gerçeğini göz ardı etmek ve bu esasa göre tepkilerinin ne olacağını hesaplayamamak.
Türkiye, Suriye politikasını çizerken Rusya, İran gibi önemli oyuncuların stratejik menfaatlerini, ABD'nin ise Suriye'de önemli bir menfaati olmadığını göz ardı etti. Bu da yanlış bir Suriye politikasına sebep oldu. Irak krizinde de aynı durum söz konusu. Türkiye'nin Kuzey Irak'ta askeri varlığını arttırmasının Irak merkezi hükümetinin tepkisine yol açacağını düşünmek zor değil. Türkiye'nin kendisini es geçerek bağımsız bir Irak politikası izlemesinin, merkezi otoritesini sağlamakta zaten zorlanan Irak hükümetinin menfaatine ters düştüğü açık. Ancak buradaki esas yanlış hesap Irak'ın tepkisini ön görmemek değil. Irak hükümetinin tepkisi karşısında ABD'nin tepkisinin ne olacağını öngörmemek. Bu hatanın temelinde de AKP'nin, Obama hükümetinin Irak ve genel olarak Ortadoğu politikasını halen anlamamış olmaması yatıyor.
Irak krizi ve Obama'nın Ortadoğu politikası
Obama hükümeti zaten zayıf olan Irak'taki merkezi hükümetin daha da zayıflamasını istemiyor. En azından gerçek o yönde dahi olsa bu algıyı önlemek istiyor. Bunun sebebi ise son derece basit. Daha da zayıf bir merkezi hükümet, Irak'ın parçalanması demek. Irak'ın parçalanmanın eşiğine gelmesi de Obama'nın Irak'ta daha aktif bir politika için baskı altına girmesi. "Irak´tan askeri olarak çekilme" hedefiyle başa gelmiş ve bunu büyük ölçüde gerçekleştirmiş Obama için de bu en istemeyeceği senaryolardan biri. Bu nedenle de Obama Irak hükümetini kolluyor ve Türkiye ile krizde de Irak hükümetinin yanında yer aldı.
Artık, AKP, Obama hükümetinin Ortadoğu politikasını anlamalı ve ona göre adımlarını atmalı. Obama, Irak ve Suriye'de önemli bir stratejik menfaat görmüyor. Zaten görseydi Rusya'nın ve İran'ın Suriye ve Irak'ta aktif rol oynamalarını engellerdi. Obama Ortadoğu'da ABD'yi maliyetli bir müdahaleye zorlayacak bir durumla da karşı karşıya kalmak istemiyor. Obama'nın iktidardaki son yılına girdiği de düşünülürse, Obama'nın 2016´da da bu politikayı devam ettireceği beklenmeli. Bu nedenle de, Türkiye, bölgede attığı adımlarda ABD'nin desteğini arkasına alacağını varsaymamalı. Son Irak krizinde olduğu gibi ABD ile çelişen politikalar izlediğinde geri adım atmak zorunda kalabileceğini hesaplamalı.
Dış Politika ve İtibar
Dış politikada geri adım atmanın da bir devletin itibarını zedeleyen bir tutum olduğunu unutmamak gerekir. Dış politikada itibar, güç kadar önemli bir unsur olmasa da, saldırganlığı engellemek için yabana atılacak bir unsur da değildir. İtibarsızlık, bir devletin menfaatlerinin çiğnenmesini, ciddiye alınmamasını daha kolay hale gelir. Büyük güçler, üstün askeri kapasiteleri sayesinde menfaatlerini kollayabilirler. İtibarlarının zarar görmesinden daha az etkilenirler. Ancak, Türkiye gibi büyük güç olmayan devletler itibarlarına dikkat etmelidir. Çünkü itibar, bu devletlerin caydırıcılığı açısından büyük önem taşır. Bu nedenle, Türkiye son Irak krizi gibi itibarını zedeleyecek geri adımlara sebep olan politikalar izlememeli ve hesaplarını doğru yapmalıdır. Aksi takdirde Türkiye inandırıcılığını ve caydırıcılığını yitirir. Bu da diğer devletlerin Türkiye´nin menfaatlerini ciddiye almamasına yol açar.