Canlı Yayın
Reha Erus 
Süper bir futbolcu değildi ama olağanüstü bir golcüydü. Kendi halinde bir efendi, centilmen sporcuydu. Adı 1979 -1980 yılında Perugia formasını giyerken şike skandalı olarak bilinen ‘Totonero’ yani ‘Kara Toto’ya karışmıştı. Mahkemeye özel olarak gitmiş kendisi ile röportaj yapmıştım. Hep inkar etti. O röportaj bana bir medya kuruluşundan ödül getirmişti.
Fotoğraf: AP
Uzatmayalım. Cezası tamamlanınca onu Milli Takımı Teknik Direktörü Enzo Bearzot 1982 Dünya Kupası Finalleri için aday kadroya aldı. İtalyan medyası buna şiddetle itiraz etti. Maç deneyimi pek yoktu. Üstelik şaibeliydi. Dev şölen İspanya’da yapılacaktı. Grup maçları için İtalya’ya lokum gibi takımlar düştü. Polonya, Peru, Kamerun. Karşılamalar bir Atlantik Okyanusu kenti olan Vigo’da oynanacaktı. Elbette ben İtalya’yı takip edecektim. Vigo çok uzak olduğu için pek yabancı gazeteci yoktu. Hemen hemen hepsi İtalyandı medya mensuplarının. Teknik Direktör Enzo Bearzot çok eleştiriliyordu. Polonya ile oynanan ilk maç berabere bitince kampı İtalyan basınına kapattı. Topu topu 9 yabancı gazeteci ile basın toplantıları yapılıyordu. Kampa girmeden İtalyan meslektaşlarım bana sormak isteyip de Bearzot’a sormadıkları soruları dikte ediyorlardı.
İlk gün sorulara yanıtları alıp hemen paylaşmıştım İtalyan gazetecilerle. İkinci günde öyle oldu. Ama üçüncü gün İtalya yine Peru karşısında beraberlik alıp benim eleştiri dolu sorularımı duyunca Bearzot piposunu masaya fırlatarak ‘Turco bu seni uzaktan yakından ilgilendirmeyen tuzak soruları sana kim veriyor’ diyerek uyandı. Tabii foyam meydana çıkmış bende kamptan kovulmuştum.
Fotoğraf: AFP
İtalya üçüncü grup maçında da Kamerun’u yenemeyince averajla yine Kamerun ve Peru’nun üzerinde ilk gruptan çıktı. İkinci Grup Elemelerinde rakipler 1978 Dünya Şampiyonu Arjantin ve bir o kadar güçlü ekol takımı Brezilya idi. İtalya Arjantin’i sürpriz bir sonuçla 2 -1 le geçti ama Paolo Rossi eleştirilen oyuncuydu. Bearzot bu zafer sonrası İtalyan gazetecileri ve beni affetti. Grup liderliği için rakip Sambacılardı. Brezilya’nın kadrosu müthişti. Barcelona’da 5 Temmuz en uzun gün oldu. Hava sıcaklığı 40 dereceydi. Kör topal buralara kadar gelen Gökmavililer’in alacağı hezimet Bearzot’un sonu olacaktı. Zico’lu, Sokrates’li, Falcao’lu, Eder’li, Serginho’lu, Cerezo’lu Brezilya karşısında İtalya’nın nasıl karşı koyabileceği düşünülemiyordu bile.
Daha 5. dakikada Paolo Rossi bir sansar gibi sıyrıldı ve Brezilya fielelerini salladı. İki dakika sonra Brezilya Sokrates ile beraberliği sağladı ve ardından rakip süper emektar kaleci Dino Zoff’u topa tuttu. Ama İtalya’nın artık Paolo Rossi’si vardı. Bir kez daha gole gitti. İtalya uçuyordu. Roma takımında top koşturan Falcao 68. dakikada durumu eşitledi. Paolo Rossi ileride kendisini unutturmuştu. Bir kontratakta Rossi takımının ve kendisinin üçüncü golünü attı. Maçın İsrail’li hakemi Klein bitiş düdüğünü çaldığında İtalya sokaklara dökülmüştü. O ana kadar 'Bidon' olarak tanımlanan Paolo Rossi birden ‘Kahraman’ ilan edilmişti. Şimdi rakip tanıdık Polonya idi. Kazanan finalist olacaktı. Rossi yine aldı sazı eline. İki muhteşem golle Madrid biletini kazandırdı takımına.11 Temmuz’ta Bernabeu stadında finalin adı İtalya – Batı Almanya idi. Rossi bıraktığı yerden açılış gölünü attı. Ardından Tardelli ve Altobelli’nin gollerine karşı Batı Almanya’nın şeref sayısı Breitner’den geldi. 3-1’lik skordan sonra FIFA Dünya Kupasını dönemin Cumhurbaşkanı Sandro Pertini’nin önünde kaleci kaptan Dino Zoff aldı ve havaya kaldırdı. Ama anında Paolo Rossi’ye devretti O kupayı aslıda Paolo Rossi kazandırmıştı golleri ile İtalya’ya. 6 golle gol kralı olmuştu. ‘Altın Top’, ‘Altın Ayakkabı’ ve diğer bütün ödülleri aldı. İspanya’dan Paolo Rossi yerine ‘Pablito’ olarak döndü ülkesine. Hiç şımarmadı. Centilmenliğini sahada ve saha dışında hep korudu. Tekrar ediyorum süper bir teknik oyuncu değildi ama sansar gibi rakip kaleye sızar golü adeta koklardı.
Geçen yıl sonu Maldiv Adaları'nda çok sevdiği eşi Federica Capelleti ile tatil yaparken hastalandı. Kansere yakalanmıştı. Son dönemlerinde ağırlaştı. Kendisinden Maradona’nın öldüğünü sakladılar. Şimdi ikisinin de birbirlerinden artık haberi vardır.
Fotoğraf: AFP
Süper bir futbolcu değildi ama olağanüstü bir golcüydü. Kendi halinde bir efendi, centilmen sporcuydu. Adı 1979 -1980 yılında Perugia formasını giyerken şike skandalı olarak bilinen ‘Totonero’ yani ‘Kara Toto’ya karışmıştı. Mahkemeye özel olarak gitmiş kendisi ile röportaj yapmıştım. Hep inkar etti. O röportaj bana bir medya kuruluşundan ödül getirmişti.
Fotoğraf: AP
Uzatmayalım. Cezası tamamlanınca onu Milli Takımı Teknik Direktörü Enzo Bearzot 1982 Dünya Kupası Finalleri için aday kadroya aldı. İtalyan medyası buna şiddetle itiraz etti. Maç deneyimi pek yoktu. Üstelik şaibeliydi. Dev şölen İspanya’da yapılacaktı. Grup maçları için İtalya’ya lokum gibi takımlar düştü. Polonya, Peru, Kamerun. Karşılamalar bir Atlantik Okyanusu kenti olan Vigo’da oynanacaktı. Elbette ben İtalya’yı takip edecektim. Vigo çok uzak olduğu için pek yabancı gazeteci yoktu. Hemen hemen hepsi İtalyandı medya mensuplarının. Teknik Direktör Enzo Bearzot çok eleştiriliyordu. Polonya ile oynanan ilk maç berabere bitince kampı İtalyan basınına kapattı. Topu topu 9 yabancı gazeteci ile basın toplantıları yapılıyordu. Kampa girmeden İtalyan meslektaşlarım bana sormak isteyip de Bearzot’a sormadıkları soruları dikte ediyorlardı.
İlk gün sorulara yanıtları alıp hemen paylaşmıştım İtalyan gazetecilerle. İkinci günde öyle oldu. Ama üçüncü gün İtalya yine Peru karşısında beraberlik alıp benim eleştiri dolu sorularımı duyunca Bearzot piposunu masaya fırlatarak ‘Turco bu seni uzaktan yakından ilgilendirmeyen tuzak soruları sana kim veriyor’ diyerek uyandı. Tabii foyam meydana çıkmış bende kamptan kovulmuştum.
Fotoğraf: AFP
İtalya üçüncü grup maçında da Kamerun’u yenemeyince averajla yine Kamerun ve Peru’nun üzerinde ilk gruptan çıktı. İkinci Grup Elemelerinde rakipler 1978 Dünya Şampiyonu Arjantin ve bir o kadar güçlü ekol takımı Brezilya idi. İtalya Arjantin’i sürpriz bir sonuçla 2 -1 le geçti ama Paolo Rossi eleştirilen oyuncuydu. Bearzot bu zafer sonrası İtalyan gazetecileri ve beni affetti. Grup liderliği için rakip Sambacılardı. Brezilya’nın kadrosu müthişti. Barcelona’da 5 Temmuz en uzun gün oldu. Hava sıcaklığı 40 dereceydi. Kör topal buralara kadar gelen Gökmavililer’in alacağı hezimet Bearzot’un sonu olacaktı. Zico’lu, Sokrates’li, Falcao’lu, Eder’li, Serginho’lu, Cerezo’lu Brezilya karşısında İtalya’nın nasıl karşı koyabileceği düşünülemiyordu bile.
Daha 5. dakikada Paolo Rossi bir sansar gibi sıyrıldı ve Brezilya fielelerini salladı. İki dakika sonra Brezilya Sokrates ile beraberliği sağladı ve ardından rakip süper emektar kaleci Dino Zoff’u topa tuttu. Ama İtalya’nın artık Paolo Rossi’si vardı. Bir kez daha gole gitti. İtalya uçuyordu. Roma takımında top koşturan Falcao 68. dakikada durumu eşitledi. Paolo Rossi ileride kendisini unutturmuştu. Bir kontratakta Rossi takımının ve kendisinin üçüncü golünü attı. Maçın İsrail’li hakemi Klein bitiş düdüğünü çaldığında İtalya sokaklara dökülmüştü. O ana kadar 'Bidon' olarak tanımlanan Paolo Rossi birden ‘Kahraman’ ilan edilmişti. Şimdi rakip tanıdık Polonya idi. Kazanan finalist olacaktı. Rossi yine aldı sazı eline. İki muhteşem golle Madrid biletini kazandırdı takımına.11 Temmuz’ta Bernabeu stadında finalin adı İtalya – Batı Almanya idi. Rossi bıraktığı yerden açılış gölünü attı. Ardından Tardelli ve Altobelli’nin gollerine karşı Batı Almanya’nın şeref sayısı Breitner’den geldi. 3-1’lik skordan sonra FIFA Dünya Kupasını dönemin Cumhurbaşkanı Sandro Pertini’nin önünde kaleci kaptan Dino Zoff aldı ve havaya kaldırdı. Ama anında Paolo Rossi’ye devretti O kupayı aslıda Paolo Rossi kazandırmıştı golleri ile İtalya’ya. 6 golle gol kralı olmuştu. ‘Altın Top’, ‘Altın Ayakkabı’ ve diğer bütün ödülleri aldı. İspanya’dan Paolo Rossi yerine ‘Pablito’ olarak döndü ülkesine. Hiç şımarmadı. Centilmenliğini sahada ve saha dışında hep korudu. Tekrar ediyorum süper bir teknik oyuncu değildi ama sansar gibi rakip kaleye sızar golü adeta koklardı.
Geçen yıl sonu Maldiv Adaları'nda çok sevdiği eşi Federica Capelleti ile tatil yaparken hastalandı. Kansere yakalanmıştı. Son dönemlerinde ağırlaştı. Kendisinden Maradona’nın öldüğünü sakladılar. Şimdi ikisinin de birbirlerinden artık haberi vardır.
Fotoğraf: AFP
SON DAKİKA
