hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Uğur Hakan Hacıoğlu Uğur Hakan Hacıoğlu

    Garden Bar, Müzik ve İstanbul – Benny Peyton

    18.03.2022 Cuma | 09:25Son Güncelleme:

    Pera Palas'ta Gece Yarısı, Netflix platformunda izleyiciyle buluşması sonrası işgal yılları İstanbul’una dair çeşitli izleri de bizlerle buluşturdu. Kozmopolit yapısıyla yüzyıllardır çeşitli toplumların yaşam yeri olan bu kent işgal yıllarında da toplumsal çeşitliliğini ve kültürel alışverişini muhafaza etti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Dizi sadece Pera Palas’ı değil dönemin yaşam koşullarına dair çeşitli izleri de içinde barındırıyordu. Dönem içerisinde Beyoğlu ile Sütlüce arasındaki sosyolojik farklılıklara dikkat çekti. Aynı zamanda Esra karakteriyle Sezen Aksu’nun “Seni Yerler” ve Britney Spears’ın “Oops I Did It Again!” şarkılarıyla zaman yolculuğunda geçmişe hoş bir iz bırakılmış oldu. Tıpkı Marty McFly’ın Geleceğe Dönüş filminde “Johnny B. Goode” ile yaptığı gibi…

    Dizide Pera Palas sonrası mekânsal olarak en çok gözlemleme fırsatına eriştiğimiz yerlerden biri de Garden Bar oldu. Garden Bar yıllarca önemli müzisyenlerin sahne aldığı bir mekan olarak dikkat çeken bir yer. İkinci Meşrutiyet’in ilanı sonrasında kermes, cemiyet etkinlikleri ve 1910 yılını takip eden süreçte de Garden Bar adıyla işletilmeye başlanan bir eğlence merkezine dönüşen mekan ile ilgili “Pera Palas'ta Gece Yarısı” dizisinin de tarih danışmanı Gökhan Akçura’nın önemli çalışmaları mevcut.

    Kesişim… Kimi yolcuların kimi mekanlarla ve kentlerle kesişmeleri ortaya bazı ilginç hikayelerin ortaya çıkmasını sağlıyor. Dizi sayesinde yeniden gündeme gelen Garden Bar’da sahne almış Benny Peyton da İstanbul’a gelip Garden Bar’da sahne almış isimlerden sadece biri… Kişi ve mekanın yollarının kesişmesi ayrı ayrı hikayelerin ortak paydada buluşmasına olanak sağlıyor. Garden Bar ile Benny Peyton’ın yolunun kesişmesi de bu açıdan güzel bir örnek.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    O yıllarda Swing türünü icra eden her caz müzisyeni gibi Benny Peyton’ın da en büyük amacı Avrupa’ya açılıp müziğini burada da göstermekti. 1919 yılında Will Marion Cook’un Güney Senkoplu Orkestrası ile birlikte Avrupa’ya açılma şansını yakalamış oldu. Avrupa’da orkestra olarak verdikleri konserlerin son yeri olan Londra konseri sonrasında da Avrupa’da kalıp, müzik kariyerine bu kıtada devam etmek isteyen müzisyenlerle birlikte Jazz Kings topluluğunu kurdu. Benny Peyton, Sidney Bechet, Fred Coxito, George Mitchell Smith ve Pierre DeCaillaux’tan oluşan topluluğun kurucu ekibi kısa sürede ilgi gördü. İngiltere’de Londra, Birmingham ve Tottenham gibi çeşitli şehirlerde dans ve tiyatro salonlarında konser verdiler.

    Güney Senkoplu Orkestrası’ndan ayrılıp Avrupa’da şansını denemek isteyen birçok müzisyen aslında çeşitli topluluklar kurmuştu. Fakat Jazz Kings topluluğunun diğerlerine nazaran daha çok tanınmasında New Orleans’lı klarnetçi Sidney Bechet’ın topluluk bünyesinde yer almasının büyük önemi vardı. Sonrasında kariyerinde önemli başarılara imza atmış olması sebebiyle Jazz Kings onunla birlikte hala bilinirliğini korumaktadır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Jazz Kings topluluğunda kurucu kadro yıllar içinde sürekli değişti. 1930’ların başında Benny Peyton, Avrupa’nın diğer ülkelerine bir turne düzenlemeye karar verdi. Sidney Bechet ve Frank Withers ile SSCB’ne gidip konser verdi. 1935 yılında Joe Turner ve Adelaide Hall ile Zürih’te sahne aldı. Fransa, Belçika ve Macaristan’da bir dizi konser ile Avrupa’daki dinleyicileri kendi müziğiyle buluşturdu.
    Türkiye’de çoksesli müziğin geliştirilmesi kapsamında Mustafa Kemal Atatürk büyük bir titizlik göstermişti. Yeni kurulan ülkede müziğin dönemsel gereklilik ve yeterliliklerini karşılaması adına birçok yabancı uzman ülkemize davet edilmişti. Joseph Marx, Lico Amar, Paul Hindemith, Hermann von Schmeidel, Ernst Praetorius, Eduard Zuckmayer ve Bela Bartok gibi isimler Mustafa Kemal Atatürk döneminde ülkemize gelip yeni müzikal gerekliliklerin temellerinin ülkemizde atılması hususunda temel altyapının oluşmasına emek harcamışlardı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ülkedeki yeni müziğe olan hassas ilgi devamında sadece uzmanların değil konser için gelen müzisyenlerin sayısında da artış olanak sağladı. Kendi müziğini tanıtmak isteyen topluluklar ile yeni müziği tanımak isteyen yeni bir ülkenin yolları da böylelikle kesişmekteydi.

    1938 yılının başında gazetelerin ilanlarında Benny Peyton ve ekibinin çok yakında ülkemize gelip Garden Bar’da programlara çıkmaya başlayacağının duyurusu yapılıyordu. 17 Şubat 1938 tarihinde ülkemize gelip programlarına başlayan Benny Peyton ve ekibi Nisan sonuna kadar Garden Bar’da programlarına devam etti. Solist Miss Byron önderliğinde sahne alan topluluk hem kendi müziklerini İstanbul’a tanıtmış hem de İstanbul’u tanımıştı. Garden Bar ile aralarındaki sözleşme bittiğinde de İstanbul’dan ayrıldılar. Her topluluğun yaptığı gibi geriye Garden Bar duvarlarında müzikal anılar bıraktılar.

    1939 yılında Amerika’ya dönen Benny Peyton müzikal kariyerini ülkesinde sürdürmeye devam etti. 1950’lerden itibaren perküsyon çalmaya başladı. Ölümüne kadar da müzikten kopmadı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Mekan, yaşanmışlık ve şahıslar penceresinden ele aldığımızda Pera Palas'ta Gece Yarısı dizisinin gündeme tekrar taşıdığı Garden Bar’da Benny Peyton gibi birçok müzisyen ve orkestra gelip geçti. Hepsi bir gün keşfedilmek üzere arşiv dehlizinin içerisinde bizleri bekliyor.

    Yeni keşiflere ve umutlu günlere…