hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Uğur Hakan Hacıoğlu Uğur Hakan Hacıoğlu

    Işığın Daimi Yolcusu - İlhan İrem

    30.07.2022 Cumartesi | 13:56Son Güncelleme:

    Yaratılışından beri gökyüzünü merak eden ve yıldızları, ışığı gözlemleyen insanlar gökyüzündeki her hareketin yaşantıya dair bir işaret barındırdığına inanmışlardı. Güneşin, ayın ve yıldızların gözlemlenerek, kayıt alınarak tarihe bir not düşülmesi bu notların eskileriyle karşılaştırılarak bir sonuç aranması da bu yüzdendi. Işık hızlıydı, merak uyandırıyordu ve eşsizdi. İnsan hep ışığa ilgi duydu. Göz kamaştırıcı, solmayan ve düşleri zenginleştiren ışığa… Geçtiğimiz günlerde müziğimizin ışık hızını hedeflemiş, düşün ve ruh dünyasında sınırları zorlayan bir his insanını yitirdik. İlhan İrem fiziksel olarak aramızda olmasa da ışığın daimi yolcusu olarak şarkıları ve düşünceleriyle bizlerle olmaya devam edecektir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    1955 yılında Bursa’da dünyaya gelen İlhan İrem çocuk yaşlarında yaramazlıklarına bir çare arayan babasının ona melodika hediye etmesiyle müzikle arasındaki ilk bağı kurmuş oldu. Sonrasında da gitarla tanıştı. Ailesinin onu desteklemesiyle müziğe gün geçtikçe daha da bağlanıyordu.

    Lise yıllarında solfej dersleri almaya başladı. Ardından da amatör bir orkestra kurdu. Meltemler topluluğu olarak dönemin dikkat çeken çalışmalarını çalıyorlardı. İlhan İrem o yıllarda topluluğuyla Bee Gees, Rolling Stones, Beatles, Pink Floyd, Iron Butterfly gibi toplulukların şarkılarını söylüyordu. İlk ezberlediği şarkı “Quando L’amore Diventa Poesia” idi. Ciddi manada ilk sınavını Milliyet’in 1970 Liselerarası Şarkı Yarışması’nda Bursa Koleji’nin solisti olarak vermişti. “Gimme Gimme Good Lavin” isimli şarkıyı söylediği yarışmada ilk büyük heyecanı tattı. Bursa’da birinci olmuş olsalar da topluluk finallere İlhan İrem rahatsızlığı sebebiyle katılamamıştı. Fakat yine de isimlerini duyurmuş olmalarıyla Bursa’da konser veren her topluluğun öncülü olarak sahneye çıkmaya başlamışlardı. Fakat bu bir süre sonra İlhan İrem’e yetersiz gelmeye başladı. Başkalarının şarkıları yerine kendi şarkılarını söylemek istiyordu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    1972 yılının sonlarına doğru kendi imkanlarıyla kaydettiği bandı da alarak İstanbul’a doğru yola çıktı. Bir hafta boyunca uğraş verse de hiçbir plak şirketi onu kabul etmemişti. Kariyerinin kırılma anını da bu süreçte yaşamıştı. Umudunu yitirmek üzereyken Diskotür Plak’ın sahibi Antuan Şoris çalışmalarını beğenmiş fakat bu şarkıları Alpay ya da Tanju Okan gibi isimlerin söylemesini önermişti. İlhan İrem ise kendi bestelerini kendi okuma niyetindeydi. İlhan İrem’e göre şarkılarını ondan iyi kimse söyleyemezdi. Böylece Antuan Şoris de ikna oldu.

    İlhan İrem’in en büyük isteği sözüyle, müziğiyle kendisini yansıtacak üretimler ortaya koymaktı. Babadan kalma şiire yatkınlığı söz yazarlığı hususunda derin ufuklara açılmasına olanak sağlıyordu. Fakat yolun başında zorlu taraf beste kısmıydı. Bir gece barışı, özgürlüğü, sevgiyi ve mutluluğu karıştırarak kendi bahçesinin ilk meyvesini sundu insanlara: “Birleşsin Bütün Eller”. Bu çalışma İlhan İrem için bir dönüm noktası oldu.

    Maddeye ve pahaya giderek artan kıymetin yanında bilinçsiz ve sevgisiz kalan bir toplumun değerlerinden uzaklaşması İlhan İrem’in iç dünyasını fazlasıyla etkilemişti. “Yazık Oldu Yarınlara” bu düşüncelerin ışığında ortaya çıktı. Çalışmayı dinleyen her insan kilitli kapıların ardında bıraktığı duygularına kapının deliğinden bakmaya başlamıştı. İlhan İrem dinleyicisiyle özel bir bağ yakalıyordu. Bu bağın sonucunda “Yazık Oldu Yarınlara” ile Altın Plak ödülünü kazanmıştı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    1973 yılında gördüğü bir rüyayla kendini Kireçocağı sahiline bıraktı. Orada denizin dalgaları ve poyraz esen rüzgarın eşliğinde “Anlasana” manzaranın arasından ışıldayarak notalara dökülmüştü. İlhan İrem’e göre bu şarkının üretim süreci onun kâinatla buluşma hissini yaşadığı, göksel bir buluşmanın ilk anı idi.

    1976 yılında ilk longplay çalışması “İlhan İrem 1973-1976” yayınlandı. 1973 - 1981 yıllarında on tane 45’lik yayınladı. 1979 yılında senfonik yapıdaki “Sevgiliye” albümü Esin Engin’in aranjörlüğünde yayınlandı. Bu çalışma içinde ilk kez kendi sözleri dışında Nazım Hikmet’in Hoş Geldin Kadınım şiirini besteleyerek “Hoş Geldin” parçasını seslendirdi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yıllar ilerledikçe ilham, his ve düşün dünyasının üretimlerindeki varlığını giderek arttırmıştı. Bu özgünlük beraberinde dinamik olmayı da gerektiriyordu. Bu sebeple yıllar içinde Attila Özdemiroğlu, Selçuk Başar, Şerif Yüzbaşıoğlu, Timur Selçuk, Norayr Demirci, Esin Engin, Mehmet Duru, Melih Kibar gibi isimlerle aranjör olarak çalıştı. Müziğini his dünyası gibi geliştirme hedefindeydi.

    1983 yılında bir pencere aralandı. Senfonik Rock denemesiyle “Pencere” öncesi ve sonrasıyla yaşamı, ilgilileri adına kıymet barındıran albümdü. Yalnızlık Penceresi’nin sözleri Özdemir Asaf’a aitken şarkının geriye kalan tüm söz ve müzik üretimleri İlhan İrem’e aitti. Nuri Kurtcebe’nin de çizimleriyle görsel anlamda mana kattığı bu çalışma İlhan İrem diskografisinin en önemli çalışmalarından biri oldu. Bu albümün ardından “Bir pencere açılıyor” sloganıyla İlhan İrem okul konserlerine başlamıştı.

    Okullarda gençlerin enerji ve his dünyasıyla kendi çalışmalarını buluşturmak istiyordu. Bu dönemde Sevecen topluluğu ona eşlik etmeye başlamıştı. Topluluk İsmail Soyberk, Gürcan Onaran, Okan Başören, Kerim Özgürel’den oluşuyordu. Açılan pencerenin ardında önce 1985’te “Köprü”, 1987’de de “Ve Ötesi” geldi. Bu birbirini takip eden albümler İlhan İrem’in düşün dünyasını ve hislerini yansıtan bir yolculuğun fiziksel yansımasıydı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Zaman içinde “Halley” parçası ile fiziksel olarak gidemese de ruhani olarak temsil fırsatına eriştiği Eurovision’dan, askerlik sonrası insanlığa dair düşüncelerinin daha da hassaslaşmasından, gün geçtikçe insanlık sorunlarını kaleme alan yazılarıyla dönemin değil daimi muhalifliğiyle sorunlara çözüm aramasına kadar sevenleri için daimi ışığını ve çizgisini korumayı başarmış bir isimdi İlhan İrem…
    İlhan İrem’in kaybı melodilerin ve satırların dünyasının fiziksel kaybıdır. Fakat ışığı, ruhu ve düşün dünyasıyla ruhani olarak sevenlerini yalnız bırakmayacaktır. Onu her dinleyen gökyüzüne baktığında ışıldayan bir çift göz görecektir.
    Sevenlerine ithaf ederek; Işıkla ve sevgiyle…