hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Kur Atağı'nın Sıcağı'nda ilk tespitler...

    25.11.2021 Perşembe | 20:36Son Güncelleme:

    Makale başlığımızı belirleme aşamasında kararsız kaldığımızı belirterek başlayalım; “(sıcak) kelimesi yerine, (ayaz) kavramını kullansak daha gerçekçi bir tabloya mı işaret ederiz” düşüncesi ile adeta boğuştuğumuzu itiraf etmeliyiz. Bir günlük dalga boyu %25’e varan; faiz indirim sürecinin başladığı Eylül ayından bu yana %50 ve yılbaşından bu tarafa %75’e ulaşan ulusal para değerindeki kavurucu kayıp andacında, hepimiz “soğuk ter dökme” kıskacında değil miyiz?!

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kur Atağı konjonktürünün halen içinde ve olayların sıcağında; fırtınanın ortasındayız. “Belirsizlik” kriteri söz konusu edildiğinde, belki de; ortaya çıkabilecek en koyu atmosferi yaşıyoruz. Bu bakımdan, an itibarı ile, sağlıklı; kapsamlı ve nesnel değerlendirmeleri ortaya koyma imkanından yoksun durumdayız. Ama, herhalde, “ilk tespitler” kabilinden, ayakları yere basan genel bir kısım tespitler, şimdiden ortaya konulabilir:

    Fiyat istikrarı, ulusal para değerindeki görece denge ve istikrar’ dan bağımsız olarak düşünülemez; planlanamaz ve elde edilemez. Merkez bankacılığının ana misyon ve fonksiyon seti içerisinde yer alan bu vazife; ertelenemez ve devredilemez bir hüviyette olmak gerekir. O halde, ulusal para değerinin korunması ve kollanmasında öncü organizasyonun TCMB’ den başkası olması öngörülemez. Nitekim, Ankara Sanayi Odası Başkanı’ nın sarfettiği; “ Ülke parasının değeri, üretim gücünü ortaya koyar... Merkez Bankasının piyasaya güven verici bir politika ve iletişime geçmesi gerekmektedir..” sözleri, bu durum ve temel koşulun özlü ifadesi olarak not edilebilir. Kısa bir zaman aralığında, politika “çıpa”sını; TÜFE’ den, evvela, Çekirdek Enflasyon’ a, hemen takiben, Cari Denge’ ye değiştiren MB’ nin en uzak duracağı kimlik, “etkisiz ajan” etiket ve algısına sıkışıp kalmaktır. Muhtaç olunan birikim ve ihtisas, Banka kurumsal hafızasında mevcuddur; hayatını ve istikbalini Türk Lirası üzerinden yaşayan ve kurgulayan vatandaşlarımıza karşı, hepimiz adına ve vekaleten, bir numaralı yükümlünün TCMB olduğunu asla unutmayalım!

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yaşanmaya devam edilen kur atağı’na bağlı biçimde ortaya çıkan TL’ deki yüksek değer kaybı, Kur Geçişkenliği mekanizması ile manşet enflasyonu yukarıya itecektir; daha şimdiden yedi puanlık fark hesaplanmaktadır. Önümüzdeki yıl Türkiye ekonomisi, “mega-enflasyon” girdabının karanlık sularında kulaç atacaktır. Yüksek enflasyon girdabını atlatamadığımız için, bundan sonra RİP benzeri çetin akıntılar ile uğraşacağız, yeni yüzme(mücadele) beceri ve tekniklerine hakimiyet sağlamadan, bırakın mesafe almayı, su üzerinde durmak dahi zor olacaktır. Üstelik, önümüzdeki yıla ait hava tahminleri de karışık bir manzara (global pandeminin değişken koşulları) sunmaktadır.

    Enflasyon ile mücadele işinin geri plana atıldığı algısı, maalesef yaygın kabul görmektedir. “Türk Lirası ile dayak yiyenler”, adeta, “öğrenilmiş çaresizlik” kurgusu andacında, enflasyon belasından korunmak için Dolara; Altına ve benzer enstrümanlara teveccüh göstermeye devam edecekler; ters dolarizasyon kulvarı tıkanacak ve enflasyon ateşine odun atılmaya devam edilecektir. İlaveten, yeni çıpa olarak lanse edilen Cari Denge’ nin sağlanmasında, yüksek altın talebine bağlı ithalattaki artış( geçen sene bile yaklaşık yirmibeş milyar dolara ulaşmış) yüzünden işimiz zorlaşacaktır. 2022 yılı da, enflasyon ile mücadelede, şimdiden “kayıp yıl” kategorisine dahil edilmiştir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kurdaki hızlı yükseliş nedeniyle iş dünyası maliyetlerini belirleme bakımından açmaza düşmüş; fiyat mekanizması adeta “donup kaldığı” için ticari faaliyetler, geçici olarak durma noktasına gelmiştir. Döviz alım-satımında bile kapanmalar yaşanmış; birkısım bankacılık işlemleri dahi gecikmeli biçimde gerçekleştirilebilmiştir. “Yüksek oynaklık-dalga boyu salınımı” döngüsünün, ivedilikle sona ermesi umulmaktadır. Ekonomide “risk” ölçülebilir ve ona göre vaziyet edilir, ancak, sürüp giden “belirsizlik” ölçülemez ve karşı duruş geliştirilemez. O nedenle, piyasalardaki belirsizlik-oynaklık ve kur fırtınası koşullarından bir an önce kurtulmak ve “İhtiyatlı İyimserlik” yaklaşımı ile Ekonomide Yüksek Katma Değer Üretimi’ne odaklanmak durumundayız.