Canlı Yayın
Reha Erus
Hatırlatmakta yarar var: Başbakan Giuseppe Conte’nin kurduğu ilk hükümet ayrılıkçı Lig Partisi ve 5 Yıldız Harekatı koalisyonundan oluşuyordu.
Bir tarafta Lig Partisinin lideri ırkçı Matteo Salvini diğer yanda 5 Yıldız Harekatının lideri Luigi Di Maio. Her ikisi de kendi aralarında ki kaprisli sürtüşmeyi halkın önünde yapıyor ve ülke AB bünyesinde ki itibarını hızla kaybediyordu. Özellikle Başbakan yardımcılığı dışında İçişleri Bakanlığının koltuğunu da isteyen Matteo Salvini kraldan daha kralcı tutumu ile öncelikle ırkçı kararları ile zorunlu göçe tüm İtalya’nın limanlarını kapatmış, karasularında giren tekneleri savaş gemilerinin zorla uluslararası sulara püskürtmesini şart koşmuştu. Başbakan Conte sanki kukla gibiydi.
İki koalisyon partisi liderinin aralarında ki büyük sürtüşmeyi sonlandıramıyor, İtalya’nın özellikle siyasi ve ekonomik sorunları ile ilgilenemiyor, Matteo Salvini’nin kendi başına verdiği karaları frenleyemiyordu. Kriz kaçınılmazdı.
Salvini’nin her anlamsız isteğini önce Luigi Di Maio veto ediyor Parlamento çalışamaz hale geliyordu. Salvini’nin giderek tehlikeli bir hal alması ,İtalya’yı uçuruma doğru sürükleyerek tek adamlığa soyunması Cumhurbaşkanlığı Sarayını da tedirgin ediyordu. Sonunda Giuseppe Conte hükümetin işlevini yitirdiğini duyurarak istifasını verdi. Hedef Salvini’den kurtulmaktı. Tabii bu yakın geçmişte İtalyan siyasetine damgasını vuran Merkez Sağın köklü Demokratik Partiyi uyandırdı. Çoktandır yeniden yapılanma gayreti gösteren Demokratik Parti, ayrılıkçı Lig Partisinin yerini alabilirdi.
İstişarelerde 5 Yıldız Hareketi yeşil ışık yakınca Başbakan adayı Giuseppe Conte’nin ikinci kez hükümeti kurma görevi kolaylaştı. Tabii birinci Conte hükümetinin istifasından sonra yeni hükümet kurulana dek Salvini’nin katı göç yasaları askıya alındı. Limana sokulmayan gemiler de ki kaçak göçmenler sağlık sorunları nedeniyle karaya çıkabildiler. Savcılık, Matteo Salvini hakkında görevini kötüye kullanmaktan nihayet soruşturmalar açabildi. Başbakan yardımcısı ve İçişleri Bakanı tarafından hakarete uğrayanlar tez suç duyurusunda buluna bildi.
Bu arada, tüm Salvini’nin tehdit ve uyarılarına karşın kaptanlığını yaptığı kaçak göçmen taşıyan “Sea Watch 3” gözlem ve yardım gemisini limana yanaştırdıktan sonra Salvinin emri ile gözaltına alınan ve daha sonra sınır dışı edilen kadın kaptan Carola Rackete, ırkçı eski Bakan hakkında Uluslararası dava açacağını açıkladı.
İkinci kez Başbakanlık koltuğuna oturan Conte, 24 saate kabinesini kurdu. 21 Bakandan 10’u 5 Yıldız Hareketinden 9’u Demokratik Partiden 1’i de LEU (Özgürlük ve Eşitlik Partisinden oluştu. Tek teknokrat Bakan ise İçişleri Bakanlığına getirilen Milano eski Valisi Luciana Lamorgese oldu. Bu kritik Bakanlığa Matteo Salvini sonrası siyaset dışı bir teknokratın atanmasını sanırım Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella istemiş olmalı.
Kabinede 7 kadın Bakan bulunuyor. Geçmişe oranla düşük bir rakam. Tabii Salvini’nin gitmesiyle sosyal medya çıldırdı adeta. “Ciao Ciao Salvini” (Güle Güle Salvini) en çok paylaşılan savsöz oldu. Elbette AB’de rahat bir nefes aldı. İtalya’da ki karışık siyasi ve ekonomik durum, ayrıca özellikle kaçak göçmen politikası Birliği fazlasıyla yıpratmış, Konsey çalışamaz, karar alamaz hale gelmişti.
Yemin töreninden sonra Giuseppe Conte ilk demecinde “El freni çekilmiş bir aracın direksiyonunda artık oturmayacağım. En yüksek enerjimizi, becerimizi İtalya’ya kuzeyden güneye tüm vatandaşlarımızı daha iyiye götürmeye adayacağız” mesajını vererek Salvini’den kurtulmanın anlamını iki satırla topluma anlatmış oldu.
Hatırlatmakta yarar var: Başbakan Giuseppe Conte’nin kurduğu ilk hükümet ayrılıkçı Lig Partisi ve 5 Yıldız Harekatı koalisyonundan oluşuyordu.
Bir tarafta Lig Partisinin lideri ırkçı Matteo Salvini diğer yanda 5 Yıldız Harekatının lideri Luigi Di Maio. Her ikisi de kendi aralarında ki kaprisli sürtüşmeyi halkın önünde yapıyor ve ülke AB bünyesinde ki itibarını hızla kaybediyordu. Özellikle Başbakan yardımcılığı dışında İçişleri Bakanlığının koltuğunu da isteyen Matteo Salvini kraldan daha kralcı tutumu ile öncelikle ırkçı kararları ile zorunlu göçe tüm İtalya’nın limanlarını kapatmış, karasularında giren tekneleri savaş gemilerinin zorla uluslararası sulara püskürtmesini şart koşmuştu. Başbakan Conte sanki kukla gibiydi.
İki koalisyon partisi liderinin aralarında ki büyük sürtüşmeyi sonlandıramıyor, İtalya’nın özellikle siyasi ve ekonomik sorunları ile ilgilenemiyor, Matteo Salvini’nin kendi başına verdiği karaları frenleyemiyordu. Kriz kaçınılmazdı.
Salvini’nin her anlamsız isteğini önce Luigi Di Maio veto ediyor Parlamento çalışamaz hale geliyordu. Salvini’nin giderek tehlikeli bir hal alması ,İtalya’yı uçuruma doğru sürükleyerek tek adamlığa soyunması Cumhurbaşkanlığı Sarayını da tedirgin ediyordu. Sonunda Giuseppe Conte hükümetin işlevini yitirdiğini duyurarak istifasını verdi. Hedef Salvini’den kurtulmaktı. Tabii bu yakın geçmişte İtalyan siyasetine damgasını vuran Merkez Sağın köklü Demokratik Partiyi uyandırdı. Çoktandır yeniden yapılanma gayreti gösteren Demokratik Parti, ayrılıkçı Lig Partisinin yerini alabilirdi.
İstişarelerde 5 Yıldız Hareketi yeşil ışık yakınca Başbakan adayı Giuseppe Conte’nin ikinci kez hükümeti kurma görevi kolaylaştı. Tabii birinci Conte hükümetinin istifasından sonra yeni hükümet kurulana dek Salvini’nin katı göç yasaları askıya alındı. Limana sokulmayan gemiler de ki kaçak göçmenler sağlık sorunları nedeniyle karaya çıkabildiler. Savcılık, Matteo Salvini hakkında görevini kötüye kullanmaktan nihayet soruşturmalar açabildi. Başbakan yardımcısı ve İçişleri Bakanı tarafından hakarete uğrayanlar tez suç duyurusunda buluna bildi.
Bu arada, tüm Salvini’nin tehdit ve uyarılarına karşın kaptanlığını yaptığı kaçak göçmen taşıyan “Sea Watch 3” gözlem ve yardım gemisini limana yanaştırdıktan sonra Salvinin emri ile gözaltına alınan ve daha sonra sınır dışı edilen kadın kaptan Carola Rackete, ırkçı eski Bakan hakkında Uluslararası dava açacağını açıkladı.
İkinci kez Başbakanlık koltuğuna oturan Conte, 24 saate kabinesini kurdu. 21 Bakandan 10’u 5 Yıldız Hareketinden 9’u Demokratik Partiden 1’i de LEU (Özgürlük ve Eşitlik Partisinden oluştu. Tek teknokrat Bakan ise İçişleri Bakanlığına getirilen Milano eski Valisi Luciana Lamorgese oldu. Bu kritik Bakanlığa Matteo Salvini sonrası siyaset dışı bir teknokratın atanmasını sanırım Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella istemiş olmalı.
Kabinede 7 kadın Bakan bulunuyor. Geçmişe oranla düşük bir rakam. Tabii Salvini’nin gitmesiyle sosyal medya çıldırdı adeta. “Ciao Ciao Salvini” (Güle Güle Salvini) en çok paylaşılan savsöz oldu. Elbette AB’de rahat bir nefes aldı. İtalya’da ki karışık siyasi ve ekonomik durum, ayrıca özellikle kaçak göçmen politikası Birliği fazlasıyla yıpratmış, Konsey çalışamaz, karar alamaz hale gelmişti.
Yemin töreninden sonra Giuseppe Conte ilk demecinde “El freni çekilmiş bir aracın direksiyonunda artık oturmayacağım. En yüksek enerjimizi, becerimizi İtalya’ya kuzeyden güneye tüm vatandaşlarımızı daha iyiye götürmeye adayacağız” mesajını vererek Salvini’den kurtulmanın anlamını iki satırla topluma anlatmış oldu.
SON DAKİKA
